İstiğfar kelimesi kişinin günahlardan affını istemesi için Rabbisine münacat ettiği kelimelerden birisidir.Bir diğer ismi ise, Estağfirullah demektir. Estağfirullah; ''Şu ömrümde hangi günaha bulaştı isem hem dil ile hem kalp ile günahlarımı affet Allah'ım demektir.''
Aynı zamanda istiğfar etmek, günahların affına sebep olacak iyilikler yapmaktır.
Mesela Kur'an-ı Kerim okumak, sadaka vermek ve diğer hayır hasenatta
bulunmaktır. Tevbe ise haram işledikten sonra pişman olup, bizi var eden
Mevlamızdan korkmak, bir daha yapmamaya azmetmek, karar vermektir.
Bu konuyla ilgili olarak Hazreti Aişe annemizden bir rivayette Resulullah (sallallahu aleyhi vessellem) şöyle buyurmuştur:" Kişi,devamlı salih amel
yapmak için çalışan birini geçmek isterse, günahlarından kaçınsın." Kişi
her ne yaparsa yapsın iman dairesi içinden çıkmadıkça , Mevlasının onu
affedeceğinden ümidi asla kesmemesidir.!
Ebu Hureyre(radıyallahu anh) efendimizden bildirdiği başka bir
hadiste Allah'ın Resulu(salllahu alehi vessellem) şöyle buyurmuştur:"Kul
günah işler ve bu günahı hatırlayınca üzülürse,Allah onun üzüldüğünü görür ve bu kişi günahına kefaret
olması için namaz kılıp oruç tutmadan önce Allah o günahı bağışlar." Kul
kusursuz olmaz. Kusursuz olan sadece Rabbimizdir. Her ne kadar günahlarla dolu
amel defterimiz olsa dahi ümit var olmamız gerekir.
Geçmiş büyüklerin Allah dostlarının bir
ahlakı da hasetçileri ve düşmanları çoğaldığında bu durumu önce şükranla
karşılayıp sonra bunun ardından tövbe ve istiğfara yönelmeleri idi. Şükür
etmelerinin sebebi başka kimselere vermediği nimeti kendilerine ihsan edilmesi.
İstiğfarın sebebi ise:'' Lutfedilen nimetle, düşmanlarının haram olan haset ve
kıskançlık durumlarına kendilerinin düşmesini istememeleri idi.''
Saffan b. Assal der ki :Tevbe kapısının
genişliği, yetmiş veya kırk yıllık yol mesafesi kadardır. Güneş batıdan doğmadan
da kapanmaz .Müslüman olan kadın,erkek her bireyin işlemiş olduğu günahından
dolayı pişmanlık duyup tevbe etmesi gerekir.Tevbe etmek ayeti kerimede geçtiği
üzre Müslüman olan herkese vaciptir .
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا تُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ تَوْبَةً نَصُوحاًۜ
Ey iman edenler! İçten ve samimi bir tevbe ile Allah'a yönelin.(Tahrim 8)
Buradaki
samimiyet kulun Rabbine verdiği sözü yerine getirmesi ve bunun için çaba sarf
etmesi idi.
Anlatıldığına göre bir gün Hazreti Ömer Medine sokaklarında
gezerken bir gence rastlar.Gencin elbisesinin altında 1 şişe şarap
bulunmaktaydı.
Halife gence sorar:
-Delikanlı elbisenin altındaki nedir?
Delikanlı elbisesinin altında şarap şişesi taşıdığını
söylemeye utanır ve içinden şöyle dua eder. " Allah'ım beni Ömer'in
karşısında utandırma ,rezilliğimi ortaya çıkarma ve ayıbımı ört.Bundan sonra asla
içki içmeyeceğim." der. Duası bitince Hazreti Ömer'e
-Ey müminlerin emiri ! Elbisemin altında ki sirkedir.
Hazreti Ömer göstermesini isteyince, onu çıkarır. Birde kendi de bakar ki, şişenin içindeki
şarap gerçekten sirke olmuştur..
İşte kıssada geçen genci görüyoruz.Kendisi günahkar,bir şarap şişesini saklıyor kolları arasına.Fakat aynı zamanda da Rabbisine niyazda bulunuyor.Ey Allah'ım ne olur,Emire'l Müminine karşı beni mahçup etme.! Ve Allah böyle niyaz eden kulunun sesine kefil oluyor.Nasıl?
- O şarap şişesini,sirke şişesine çeviriyor.!
Kişi günahlarından pişman olup, bir daha yapmamak için çaba sarf ederse şişedeki
şarabı sirkeye dönüştüren Allah, o kulunun günahlarını artık itaate dönüştürür ve ona yaklaştırır.
Yapılan hata ve yanlışlardan sonra açık bulunan tevbe
kapısını ganimet bilelim.
Bu yazıyı tamamladığım gece Merhum Ömer Döngeloğlu
Hocamızın kabrinde ilk gecesi idi. Belki onun yerinde bizde olabilirdik..
Gücümüz yettiğince hayır ve hasenata devam
edelim . Tevbe kapısının açık olması hiç kapanmayacağı anlamına gelmemektedir. Tembel olmayıp,yaratılış gayemizden kulluktan ödün vermeyelim .
Son olarak Kainatın Efendisi bir hadisinde buyuruyor ki:" Her
kime ki, hayırlı bir kapı açılmışsa bunu fırsat bilsin, bunun ne zaman
kapanacağını bilemez ." buyurmuştur.
(Kitabüz Zühd 117)
Vesselam
Yazan;Beria Afife
Yorumlar
Yorum Gönder