Sabır


Gelin bugün sizinle insanlığın başlangıç noktasından bu zamana kadar ulaşan, hepimizin başında olan bir konuyu konuşalım .
''SABIR''
Sabır kelime anlamı olarak acı, yoksulluk, haksızlık gibi üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi, olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden beklemek demektir.
Gelen bela ve sıkıntılara sabrederek göğüs germek büyük nimettir. Sabredemeyen felakete düşmüş olur. Bir hastalık veya bir bela gelince bağırmak,isyan etmek  fayda vermez. Aksine zararlı olur. Bunun tek çaresi Allah-u Teala’nın takdirine razı olmaktır. Sabırlı olmayan muvaffak olamaz. Bir kimse başına gelen felaketlere sabretmezse devamlı huzursuz olur, doğru dürüst ibadet edemez. Kim Allah’tan korkarak sabrederse sıkıntılardan kurtulur. Sabreden muradına erer. Her hayra sabırla ulaşılır.
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesselam) şöyle buyuruyor: “ Yüce Allah sevdiği kulunu sıkıntılarla imtihan eder. Sabrederse kulunu seçkin kullarından sayar. Sıkıntılara rıza gösterirse onu güzide kulları arasına alır”. Bakıldığında dünyada en büyük dert ,musibetler peygamberlerin , nebilerin ,Allah dostlarının başına gelmiştir. Bunun sebebi hikmeti ise Mevla Teala kulunu kendinden başka her şeyden uzaklaştırmak istemesidir.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’in doksan küsur yerinde sabır konusuna değinmiş , yüksek derece ve hatırların kazanılmasını sabra bağlamış ve bu derecelerin kazanılmasını sabrın bir ürünü olarak değerlendirmiştir.

Kur’an-ı Kerim’de : Andolsun ki elbette sizi ( koruduğumuz bunca belaya nazaran ) çok az bir şey ile  korkuyla ve açlıkla, bir de mallardan , camlardan ve mahsullerden biraz eksiltmeyle mutlaka imtihan ( edenin muamelesine tâbi) edeceğiz. (Habibim !) O ( belalara ) sabreden kişileri ( cennetle ) müjdele ! O (sabırlı) kimseler ki ; kendilerine bir musibet ulaştığında :” Şüphesiz biz Allah’a ait ( kül ve köleler) iz ve kesinlikle biz ancak O'na dönücü kimselerin” derler. İşte sana ! Onlar ( var ya ) Rablerinden ( art arda gelen) mağfiretler ve büyük bir rahmet sadece onlar  üzerine (inmekte)dir. Yine işte sana! Ancak onlar(başlarına gelen belalara karşı teslimiyet ve rıza gösterdiklerinden dolayı, doğru yola) hidayet bulanların ta kendileridir. ( Bakara suresi 155,156,157 Kur’an’ı Mecid ve Tefsiri Meal-i Âlisi )

Herşeyin başı sabırdır. İslamın başı sabır,Salih amellerin başı sabırdır.Fenalıklardan korunmanın nefis ile mücadele edip haramlardan uzak kalabilmemizi sağlayan etken sabırdır. Sabır gösteremeyen insanda ne İslam , ne din ,ne salih amel kalır.
Sabırsız tevekkül olmaz. Sabırsız Mevla’ya itimat olmaz. Yüce ilim alimleri ve Allah dostlarının ittifak ettiği bir konuda şudur: Sabırdan daha ziyade Allahu Teala’nın indinde başka bir derece yoktur. Bundan( sabırdan) daha üstün bir sıfat düşünülemez.
Sabreden kişi sadece günaha düşmeme veyahut gelen musibet ve belalara sabretmiyor. İmanını muhafaza, dini için canını hiçe sayar halde sabredenler de olmuştur. Peygamber Efendimizin
 ( sallallahu aleyhi vesselam) ümmeti de aynı imtihanları geçirmiş, sonu yokmuşcasına yapılan zulüm ve eziyetlerin hiç biri fayda göstermemişti. Hatırlayalım Bilal-i Habeşi Hazretlerine yapılan işkenceleri yada Hazreti Ammar b. Yasir'in babası ve annesi İslamın ilk şehit ve şehidesi olan Yasir ve hanımı Sümeyye annemize yapılan dayanılmaz eziyet ve cefayı.

 Ne için dayanıp sabrettiler onlar? Yada daha eskiye Firavun zamanına gidelim . Firavun’un kızının dadılığını yapan Hazreti Maşite annemize.. Gözlerinin önünde hem eşinin hemde evlatlarının ölümünü izledi . Neden dayandı peki ? İlahı aşk onu o kadar kuşatmıştı ki yapılan eziyetlere sabretmişti. İşte kardeşim , onlar dinleri için dünya hayatından vazgeçip , başlarına gelen her türlü derdi amenna diyerek kabul ettiler ve Cenneti , Rablerini kazandılar .
Firavun’un zulmüne maruz kalan Maşite annemiz hakkında geçen bir hadiste Aleyhisselat-u Vesselâm efendimiz buyurdular ki :” Ben Miraca giderken, Cebrail bana bir kabir gösterdi. O kabirden misli amber kokuları geliyordu ve o kabir cennet bahçesinden bir bahçe olmuştu. Cebrail'e “ Bu kabrin sahipleri kimdir?” dediğimde “ Ya Resulullah bu kabir Firavun’un hazinedarı ve kızının dadısı olan Maşite sultanın ve yavrularının kabridir.” dedi.

İyiliğin sonunda Allah’ın kulundan razı olması vardır. Bu durumda Allah’tan gelen her şeye rıza göstermesine karşılık olarak Yüce Allah’ın kuluna bir mükafatıdır.
Son olarak yazıma Hazreti İsa Peygamberin sözüyle bitirmek istiyorum. Şöyle buyuruyor mucize dolu peygamber: Hoşunuza gitmeyen şeylere sabretmedikçe hoşlandığınız şeyleri elde edemezsiniz.”

Beria Afife



Yorumlar