Ya Hazreti Pir Şeyh Mahmud Sami

Kimi insan sözleri ile irşad eder gönülleri.Sözleri ile irşad edenlerin hayatlarına baktığımızda,genelde bir mürşidi kamil ile olan bir yolculuğu bulunur.Bu yolculukta önlerine gelen imtihanları başarı ile kazandıkları içün olmuştur isimleri ''Allah Dostları.''

Bu sefer ki yolculuğumuz da sizleri gönülleri irşad eden bir veliyle baş başa bırakacağım. Onun sözleri,hayatından kıssaları hepimize ışık olacağını ümid ediyorum. 

Edeb bir tac imiş nur-u Hüda'dan,
Gel ey tacı emin ol her beladan!
(Mahmud Sami Ramazanoğlu)

Adana'da 1892 yıllarında dünyaya gelmiş hazret. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi o zamanki adıyla Dağrul Fünun Hukuk Mektebi mezunu olan Sami Efendi yedek subak olarak yaptığı askerlik hizmetinden sonra,Kelami Dergahı Şeyhi Meslis-i Meşayıh Reisi(Şeyhler Meclisi Başkanı) M. Esad Erbili Hazretlerine intisab etmiş.

Seher ve kalb konusunda çok güzel bir sözü var hazretin.
-Bir ihvan seher vakti kalkmazsa seher vakti dışında bütün gün seccadeden başını kaldırmasa yine o vaktin ecrine ulaşamaz!..
Kalb aynasının göstermesi için vücudun süzülmesi lazım!..

Hatırlardan en büyüğü nedir desek,hepimiz elbette Rabbimizin hatrı deriz.Pekala hatır kişiden kişiye değişir mi? Değişmez efendim.Çünkü  gönül Allah'ın evi..

Bir gün ihvanlardan birinin mağazasında sohbet edilirken,içeriye bir kadın müşteri girmiş:
Kadıncağız biraz açık saçık olduğu içün mağaza sahibi yüzünü ekşittiğinde ,bu tatsız sahnenin farkına varan Hazret:
-Müşteriye iyi muamele etmek lazım! Müşteride Allah hatırı var!.. diyerek,ihvanı her halükarda nezakete ve nezahete davet etmiş.

Gönül almak dedikleri bu olsa ya. Onlar Allah'ın ahlakıyla ahlaklanıyorlar. İmam-ı Rabbani Hazretleri buyuruyor ki: Sevgili kul olmak için Allah'ın ahlakıyla ahlaklanmak gerekir.
-''Allah'ın ahlakıyla ahlaklanın.'' hadisini açıklayan Muhammed Parsa Hazretleri (tahkika)kitabında buyuruyor ki:Allah'ın bir sıfatı basir'dir. Yani her şeyi görür. Görmek deme yani..

Bir kimsenin kalb gözü açılır,kendi ayıplarını ve başkalarının iyi huylarını görürse,yani başkalarını kendinden üstün görürse ve Allah'ın her an gördüğünü göz önünde bulundurarak hep onun beğendiği şeyleri yaparsa,bu sıfatla huylanmış olur.Allah'ın bir sıfatı da (Mümit) Yani öldürücü demektir. Bir kimse,sünnetlerin yerine yerleşmiş olan bid'atleri yok ederse,bu sıfatla sıfatlanmış olur. İşte bütün sıfatlar da bunun gibidir der Hazreti Parsa..

Yani Allah'ın ahlakıyla ahlaklanın denilirken maksad bu. Kasıt bu.

Kalbin selameti için,kalbin manevi hastalıklarından mezmum sıfatlardan halas olabilmesi ve tedavisi için beş şart vardır:1- Açlığa riayet etmek. Oruç tutmak,az yemek. 2-Seher vaktinde Allah'a dua ve niyazda bulunmak,namaz dua ve istiğfarda huzurlu olmak. Gece ibadet etmek.3-Kalb,Sadr ve nefiste zikri daimi sahibi olmak,devamlı zikir halinde olmak,Allah'ı çok zikretmek.4-Salih ve sadık zatlarla sohbet etmek.5-Kur'an'- manasını düşünerek okumak. Bu beş şart asla ihmal edilmemelidir diyor hazret.

Sadık Dana Beyfendi tarafından kaleme alınmış,''Sultanü'l Arifin Eş Şeyh Mahmud Sami Razamanoğlu''isimli eser de şunlar geçmektedir;
-1892 yılında Adana'da doğmuşlardır.Şecereleri Halid İbni Velid radıyallahu anh hazretleri'ne dayanır. Doğumlarıyla ilgili şöyle bir menkıbe anlatılır:''Bir gün Hızır Aleyhisselam evlerinin kapısına gelir ve hizmetçi kadına evin hanımıyla görüşmek istediğini söyler. Muhterem büyük validemiz hizmetçiye'Ne isterse verin' diye tembihte bulunmasına rağmen kapıdaki ziyaretçi muhakkak evin hanımıyla görüşmesi gerektiği hususunda ısrar eder.Bunun üzerine Hızır Aleyhisselam'la aralarında şöyle bir konuşma geçer:''Kızım,hamile olduğunu biliyor musun? Senin vasıtanla büyük bir insan dünyaya gelecek ve sol eğe kemiği üzerinde büyükçe bir ben bulunacak,uzun müddet İslamiyet'e hizmet edecek.Bu süre zarfında haram ve helalde dikkatli ol ve ismini Mahmud Sami koy,müjdesini vermiş ve teberrüken bir gömlek istemiş,istediği getirilinceye kadar da ortadan kaybolmuştur.

İşte böyle büyük bir veliden bahsediyoruz.

Cenab-ı zül kerem merhamet kanı
Her dü alem şad ü handan eyleye!
Cennet-i a'lada vere mekanı,
Livadarı şah-ı merdan eyleye!

Ne kadar var ise ihvan-ı iman,
Merhametler ede Hazreti Rahman!
Her iki cihanda Hak vere eman,
Cemal-i cisminden ihsan eyleye!

Hazret derki; Müslüman öylesine derli toplu ve temiz olmalı ki helaya bile girip oraya çıksa bir müslümanın girip çıktığı belli olmalı. Yani eğer girdiği zaman hela çok berbat şekilde pis de olsa o müslüman oraya girip çıktığı zaman tertemiz olmalı..O müslüman orayı temizleyip çıkmalı..
(1)

Hazretin birde bayram sohbeti var;
 Nazargahı ilahi olarak kabul edilen ve ''Ben yere göğe sığmam,mümin kulumun kalbine sığarım''buyurulan bu mahal,kalb;latif,nurani bir yerdir.Onu emanet verdiği şekilde pırıl pırıl temiz tutmak ve her türlü kötü duygu düşüncelerden korumak insanın en asli vazifesi olmalıdır.İşte Allah dostları insanlara devamlı bu vazifeyi hatırlatıyorlardı.Onların gönül pencerelerinin Allah'a açılması için çalışıyor ve bu yolda rehberlik yapıyorlardı.Allah dostları,ilahi feyz güneşinin nuruyla devamlı kalblerini diri tutan sevgililerdi.Alıp verdikleri hiçbir nefesde Allah'ı unutmuyorlardı.''Nerede olursanız olun o,sizinle beraberdir.''sırrına erenlerdi.Allah Teala'yı kendilerine şah damarlarından da yakın bildikleri için hiçbir nefeslerini heder etmeyenlerdi.Bu ruhi kıvamda ve lahuti atmosferde istidatlılarının bu ilahi neşeyi tatmalarını isterlerdi.Onları eğitirken kalıplarına değil,kalplerine bakarlardı.
Hiçbir kimseyi incitmeyen,kimseden incinmeyen yaptığı iyilikleri görmeyen bir kalb ile..Böylesi bir kalbe sahip olmak insana fayda verecekti.

İnsan ölmez,insan ölmez,ölen hayvandır.Ehl-i Zikir ölmez.Kalbini ihya eden ölmez.İnsanın bir sureti bir de sireti vardır.İnsan siretiyle,kalbiyle insandır.Kalıbıyla değil.İnsan kalıb olarak ahsen-i takvim (en güzel biçimde) olarak yaratmıştır.Ama bu ahsen-i takvim oluşu kalbinin ihyasına bağlıdır..Kalbin ihyası da nefsin ölümüne bağlıdır buyurmuş hazret.

Sözlerimizi Ebu Bekir Saydalani ks sözleri ile bitirelim;''Ancak nefsin ölümünde hayat vardır.Kalbin yaşaması nefsin ölümüne bağlıdır.Kalbin yaşaması nefsin ölümüne bağlıdır.Zira seninle Allah arasında en kalın perde nefistir.Nefis ile nefisten çıkmak mümkün değildir.Nefisten ancak Allah ile çıkmak mümkündür.Bu da iradeyi Allah için si
hatlı hale getirmekler olur.'' buyurmuşlardır..





(1)Mustafa Özdamar-Ramazanoğlu Mahmud Sami Efendi
Bknz;Alıntılar:Mustafa Özdamar-Ramazanoğlu Mahmud Sami Efendi(Kırk Kandil Yayınla)

Yorumlar