Tasavvufa Dair 1

İbni Haldun Mukaddime'sinde der ki: Tasavvuf,şer'i ilimlerdendir.Bu topluluğun yolu,selefi salihin olan ashabı ikram,tabiin ve sonra gelenlerin arasında daim idi.Hak ve hidayet yoludur,aslı ibadet için ayrılmak,Allah'a yönelmek,dünyanın süsü ve ziynetinden uzak kalmaktır. Halkın yöneldiği lezzetler,mal ve makam sevgisinden yüz çevirmek,ibadet için halvete yönelerek halktan uzaklaşmaktır. (Mukaddime:3/106)

''Kulumu sevdiğim zaman,onun için sem'/kulak olurum,basar/göz,el ve lisan olurum.Benimle işitir,benimle görür,benimle konuşur,benimle tutar.''(Buhari)

Peki bu nasıl mümkün olur diye sorarsak kendimize? İşte bu hal,bir mürşidi kamilin eşiğinde olur.
Fakat mürşidi kamilin de vasıfları vardır. Bu vasıflardan en önemlisi;''Kur'an ve Sünnet'e yapışan bir mürşidi kamil olması lazım gelir.

Şeriat kavramını tamamiyle yaşaması ve peygamber (sallahu aleyhi ve sellem) efendimizin sünnetlerini yapması lazım gelir. Netice de bu konuya dair İmam Malik Hazretlerinin bir sözü vardır;

''Kim fıkıh elde etmeden tasavvufa dalarsa muhakkak,zındık olur.Kim fıkıh elde eder de tasavvufa dalmazsa,muhakkak fasık olur. Kim her ikisini cem ederse,muhakkak(hakikatle)tahakkuk etmiştir.

İmam-ı Rabbani Hazretlerinin de buna dair bir sözü mevcuttur. Ve daha nice alimler şeriat olmadan,tasavvufun olmayacağına dair pek hikmetli sözleri vardır. 

Ebu Hureyre(ra) Nebi (sallahu aleyhi ve sellem)şöyle buyurduğunu rivayet etti:
''Allah'u Teala buyuruyor:Kim benim bir dostuma düşmanlık ederse,ona karşı harp ilan ederim.Kulum üzerine farz ettiğim ameller ile sevdiğim şekilde bana yakınlaşmasından(başka bir)şeyle bana yakınlaşmaz.

Kulum bana nafileler yakınlaşmakta daim olur,öyle ki ben onu severim,onu sevdiğim zaman işittiği kulağı olurum,gördüğü gözü olurum,tuttuğu eli olurum,yürüdüğü ayağı olurum.

Eğer benden bir şey isterse elbette ona istediğini veririm.Eğer bana sığınırsa,elbette onu sığındırırım.İşlediğim hiçbir şeyde mü'min kulumun ruhunu almaktaki gibi tereddüt etmedim,ölümü kerih görüyor,ben de onu üzmeyi kerih  görürüm.
(Buhari:6137)

İbn Kesir (ra) Hadisi Şerifin manası için der ki;Kul,ibadetleri ihlasla yapınca,bütün fiilleri Allah için olur.O zaman ancak Allah ile işitir,ancak Allah ile görür.Ancak Allah'ın meşru ettiği şeyi tutar ve O'na taat olan şeye gider.Bunların hepsinde Allah'tan yardım ister.

“—Gerçek tasavvuf nedir?..”  Kur’an’ın hayata tatbikatıdır.  “—Gerçek mutasavvıf kimdir?..” Peygamber Efendimiz’in izinden yürüyen insandır. Takvâdan tir tir titreyen insandır. Allah korkusundan gözlerinden yaş akıtan insandır. Allah yolunda yürüyen insandır.  “—E pekiyi bu adamlar niye tasavvufa düşman?..” Onlar bu mutasavvıfları bilmiyorlar, veyahut da niyetleri kötü... Yâni bunları bilen insan tasavvufa söz söylemez.  “—E efendim kötü nümuneleri de var!” Kötü nümunelerinden dolayı koca bir grup lekelenmez.
Kuyumculardan bir tanesi kalp altın yapsa, bütün kuyumcuları suçlayacak mıyız?.. Öğretmenlerden bir tanesi talebesinden rüşvet alsa, bütün öğretmenleri suçlayacak mıyız?.. Askerlerden bir tanesi düşmana sırrını satsa, bütün askerleri, tarih boyunca gelmiş geçmiş hepsini, Fatih Sultan Mehmedleri, kahramanları, şehidleri, mücahidleri... hepsini vatan haini mi ilân edeceğiz? Olur mu böyle şey? 

İşte görüyorsunuz bir mutasavvıf, kitaplara nâmı geçmiş, anlı, şanlı, namlı bir insan... İşte nasıl hâli olduğunu görüyorsunuz, nasıl sünnet-i seniyyeye bağlı olduğunu görüyorsunuz.  Oradan bize çıkan ders nedir? Sünnet-i seniyyeye bağlı olacağız. Gerçek bir derviş olmak istiyor muyuz?.. Gerçek mutasavvıf olmak istiyor muyuz?.. Kur’an-ı Kerim’in ehli olacağız, Peygamber Efendimiz’in sünnetinin yolunun yolcusu olacağız. Bunun dışında tasavvuf yok.  Tasavvufun ne olduğunu Hocamız kitaplara ne güzel yazmış. Söyleyen de güzel, yazan da güzel, nakleden de güzel; ne güzel sözdür:  

Dervişlik olaydı tâc ile hırka, 
 Alırdık biz dahi otuza, kırka...  

Çok güzel! Böyle lâtifeli, gayet güzel söylemiş. Üç aşağı, beş yukarı pazarlık yapardık: Ver bana bir on kilo dervişlik, yarım kilo dervişlik, bir cübbe dervişlik... Kàdirî dervişliğinden ver, Halvetî dervişliğinden ver. Yok o olmadı, bu dar geldi, ötekisinden ver... Otuza, kırka biz de alırdık.  Dervişlik o değil ki... Dervişlik Kur’an’ı yaşamak, Efendimiz’in sünneti yolunda gitmek, Allah’ın sevgisini kazanmak. Allah’ın sevgisini kazanıyorsan, başka yoldan da kazanılmıyor zâten Allah sevgisi. Eğer Allah’ı seviyorsa bir insan, ne yapacak,

 Kur’an ne diyor:  
 قُلْ إِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللَّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمْ اللَّهُ (اۤل عمران:


(Kul in küntüm tühibbûna’llàhe fe’ttebiûnî yuhbibkümu’llàh) [De ki ey Rasûlüm: Eğer siz Allah’ı seviyorsanız, bana itaat edin ki, Allah da sizi sevsin!] (Âl-i İmran, 3/31) Eğer Allah’ı seviyorsa bir insan, Peygamber Efendimiz’e uyacak. Başka çaresi yok. (1)

(1)Tabakatus Sufiyye/Cild 1.Sy 153


Yorumlar