Kum Dervişi

Kalıplaşmış bir beden,tok bir ses,esen rüzgar,yaprakların selamı..

Düşünmekten harap olmuş bir kum dervişi,girmiş seyr alemine. Vurmuş gönül demine,atmış tüm insafsızlığı üstünden oturmuş köşeye,dönüp durur. Kendi etrafında dönence her bölgeye vurur.

Öyle değil miydi? Herşey kendi etrafında dönmez mi idi? Kabe'ye bakan görür,galaksiye bakan görür,yıldızların gem vurmuş karanlığına neşe ile döndüklerini görür. İnsan içinde ki dönenceyi görür, bir kişi göremez,

Umutsuz kum dervişi..

Camı açtığında esen rüzgardan mutlu olan bir kum dervişi,insanların tebessümleri ile karnını doyuran bir kum dervişi,kahvenin yanında bayat büskivinin lezzetine varan bir kum dervişi,mum'un ışığından Rabbini tanımaya çalışan bir kum dervişi,küçük mutluluklara büyük nefesler koyan bir kum dervişi, nefesi umut veren bir kum dervişi..

Şimdi neredesin,hangi duvarların ardındasın? Neden insanlardan kaçmaktasın? Neden tüm kapıları kapattın kendine?

Nefes kapısı halen açıkken neden umutsuzluk kapladı nefesinin sesini? Neden toparlanamıyorsun? Boğulup gidiyorsun..

Hadi kalk yerinden,aç pencereleri,sal umutlarını, çiçekler büyüt solduklarında üzülme,kırdıklarında üzülme,cevapsızlıkların ardına kapılıp savrulma çölün sıcağında, kalbinde büyütürsen çiçekleri,kabirlerine de yansır ve bir ümid tutuşur abı-ı hayata...
Belki gelir musaya geldiği gibi,yusufun rüyası,züleyhanın aşk'ı, seni de bulur.

Yanan kum tanelerine aldırma,yüreğin halen köz ve bilirsin ki ısınmayan ateş işe yaramaz..

Yan,piş,ol. Ne olabilirsen o ol, neye dönüşmek istersen osun sen..

Vesselam..

Yorumlar