Bir Nev-ı Gözyaşı




İçerisinde gözyaşı kadar duygusal hikâyeler hapseder ufak şişeler, hepsinin isimleri aynıydı gözyaşı şişeleri... Yürek yangınını söndürmeye gayret eden damlalar yanaklardan süzülüp şişenin içerisine hapsedilir. İnsan yüreğine önce hüzün çöker, aklı ve yüreğini esir eden hüzün tüm ruhunu ele geçirir, irade zayıflığı değil, duygusal refleks belirtisidir gözyaşları, süzülür gözlerin içerisinden insanların en değerli parçaları gözyaşları... Roma imparatorluğu döneminde yaygınlaşan gözyaşı şişeleri günümüz tarihine kadar gelmiştir. Şişeler özlemlerin, sevgilerin ve hasretliğin göstergesidir. İnsanların gidenlerin arkasından akıttıkları gözyaşlarını bir gün gelir düşüncesiyle şişeleri hazineleri gibi kullanmışlardır, bunları sakladıkları gibi giden kişilerin bir gün döndüklerinde bu şişeleri onlara gösterirler bu davranış kişiye verilen değer ve sevgi gösterisidir. Roma Döneminde bu uygulama süre gelmiştir, İnsanlar bir araya geldiklerinde ölen kişinin arkasından ağlayarak şişeleri doldurur ve lahitlerin içerisine saklamışlardır. Hatta bazı Asillerin yakınları öldüğünde, ücret karşılığı ağlamak için insanlar kiralanır gözyaşlarını şişelere doldururlar daha sonra ölen kişinin ne kadar sevilen biri olduğunu ispatlama yoluna girermişlerdir.
Osmanlılar ve İranlılar bu şişelere hüzünlerini saklamışlardır. Sevdikleri kişiler, askere yahut savaşa gittiğinde, uzun ve meçhul yollara hicret ettiklerinde, vefat ettikleri çok özel kişilere ağlayarak kendilerine sakladılar, Osmanlı Paşası Mezomorta Hüseyin Paşa ile ilgili hoş hikâye vardır:
Hüseyin Paşa çıktığı seferden döndüğünde hanımı olan Hanife Hatun, Hüseyin Paşayı kapıda karşılar. Eşini beklerken biriktirdiği gözyaşlarını Hüseyin Paşanın ayaklarının dibine ve kapının eşiğine dökmektedir. Hüseyin Paşa, hanımının döktüğü gözyaşlarına basmaya kıyamaz ve Hanife Hatun`un elinden gözyaşı şişesini alır, şişenin içerisinden bir damlayı Hanefi Hatun`un yanaklarının üzerine damlatır, daha sonra oradaki gözyaşını öperek şöyle der:
"Allah senin hasretini bir daha göstereceğine, şu damlaya muhtaç bıraksın razıyım." der.
İnsanların gözyaşına verdikleri değer belki de en değerli şeyler arasındadır, hiç kimse ağlayan bir insanın gözyaşlarına kıyamaz, ne olursa olsun vicdanı muhasebe oluşur, şefkat göstermek ister, gözyaşı şişeleri o kadar ince ve narindir ki, parmaklarınızın dokunuşu onu kırar incitir diye korkarsınız...
Ve Şair Seslendi:
"Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer"
Gözlerinizden dökülen tuzlu damlacıklardan utanmayın, isterseniz şişeciklerde saklayabilirsiniz, hüzün yüreğinizden damla damla süzülüp gelecektir, gelen birkaç damla yahut sevdiğiniz olursa, onu saklayacağınız bir şişe bulmayı ihmal etmeyin, şişeyi değerli kılan, sizsiniz yani gördüğünüz gerçeklerin zihninizde yer etmesi ve yürek mahkemesinin sonucudur.
B. Akyürek kaleminden..

Yorumlar